Gece Yarısı Kütüphanesi Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Gece Yarısı Kütüphanesi Kitabında Geçen Özlü Sözler


Nora adlı bir kadının farklı  düşüncelerdeki yaşamını anlatan, okunması gereken güzel ve ilginç bir kitaptır. Kitapta geçen sözler şunlardır:

“İyilik büyük bir güçtür ve az bulunur.”

“Her şey olmak, hiçbir şey olmamaktır.”

“Görünüşte en yoğun yaşanmaya değer hayatları yaşayanlar bile en nihayetinde kendilerini böyle hissediyorlardı belki. Dönümler boyu hayal kırıklığı, tekdüzelik, acı ve rekabetin içinde tek tük birkaç mucize ve güzellik vardı.”


"İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehir yaşanır kılan şey iyi yönleriydi."

“Kitaplıklarda kitap olduğu sürece takılıp kalman mümkün değil.”

“Deneyimlediğimiz her şey, en nihayetinde, algılayabildiklerimizden ibarettir. Neye baktığın değil, ne gördüğün önemlidir.”

“Çünkü hayat yalnızca yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da oluşur. Ve yaşadığımız her an bir çeşit dönemeçtir."

“Hayattaki kurallardan biri de budur: Düşük maaşlı servis personeline bilerek kaba davranana birine asla güvenme.”

“Nora şiddetin olmadığı bir dünyada yaşamak isterdi ama yaşayabileceği bütün hayatlarda insanlar da vardı maalesef.”

“Ne kadar dürüst olursan ol, insanlar ancak kendi gerçeklerine en yakın olan şeyleri görebilir.”

“Neye baktığın değil , ne gördüğün önemlidir .”


“Kardeşler arasındaki rekabetin kardeşlerden değil, anne ve babalardan kaynaklandığı söylenir ve ben başından beri annemle babamın onun hayallerini biraz daha fazla desteklediklerini hissettim.”

“Ahlakın temelinde merhamet yatar.”

 “Hayatı anlamak zorunda değilsin. Yaşaman yeterli.”

bb

John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar  Kitabında Geçen Özlü Sözler


George ve Lennie adlı  iki arkadaş iki yakın dosttur. Bu iki dostun arkadaşın tek amacı huzur içinde yaşayabilecekleri kendilerine ait bir arazi satın alabilmektir. İkisi çok yakın arkadaştırlar. George ufak tefek bir adamdır ama Lennie iri yarı adamdır ve korkulacak derece bir güce sahiptir ve zekasında sorun vardır. Bu sorun çeşitli sorunları da beraberinde getirecektir.  Bu ikilinin hikayesini anlatan harika bir kitaptır Fareler ve İnsanlar.

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:


"Kitaplar bir halta yaramaz. İnsanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister." İnler gibi devam etti. "Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."

"Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır. "

"İnsanın iyi olmak için akla ihtiyacı yoktur. Hatta bana zaman zaman tam tersi olmalı gibi gelir. Çok zeki birini ele al, hemen hiçbir zaman iyi biri olmadığını görürsün."

“Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü... Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte..”


“Birine alıştın mı onu kolay kolay başından atamıyorsun.”

“İnsanlarla arasına belli bir mesafe koyardı ve onlardan da bu mesafeye saygı göstermelerini beklerdi.”

“Hep birbirinizden korkuyorsunuz siz, işte sorun burada. Her biriniz, ötekilere açık vermekten korkuyor.”

“Biri ötekine anlatıp durur, ötekinin duyup duymadığının ya da anlayıp anlayamadığının hiçbir önemi yoktur.”


“İnsan olmak kolay değildir, hele ki insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!”

“Mutsuz bir ruh, mikroptan daha çabuk öldürür.”

"İnsan çıldırır kimsesi yoksa"

bb

İnsanların Kişisel Gelişimleri İçin Yapabilecekleri Nelerdir Konulu Konuşma

 

İnsanların Kişisel Gelişimleri İçin Yapabilecekleri Nelerdir Konulu Konuşma


İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli fark akıldır. İnsan aklı ile kendini geliştirebilir, kendini iyi tanıyabilir ve daha sonra çevresini daha iyi inceleyebilir ve tanıyabilir. Kendini tanıyan insan kendine çeki düzen veriri. Kişisel gelişimi için ilk olarak planlı ve programlı bir hayat tarzını benimser. İşlerini düzenli yapar ve çalışkan bir insan olur. Kişisel gelişime yapılacak en büyük  bir değer yatırım  ise kitap okuma alışkanlığının küçük yaşlarda kazanılmış olmasıdır. Onun için anne ve babalar çocuklarına küçük yaşta kitap okuma alışkanlığı kazandırmalıdır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler

Kişisel gelişim için yapılacak bir diğer şey ise  yapılan hatalardan ders çıkarmaktır. Yani bir hata yaptık diye hemen hayata küsmemeliyiz. Bir başarısızlıkta her şeyden elimizi, eteğimizi çekmemeliyiz. Önemli olan hatalardan ders çıkarak tekrar yola koyulmaktır. Daha sonra yapılacak bir diğer şey ise insanlar ile aramızdaki iletişim becerilerimizi geliştirmektir. Sağlığımıza ve bedenimize dikkat etmeliyiz. Araştırma yapmaya üşenmemeliyiz. Genel kültürümüzü artıracak işler yapmalıyız. Bize katkı sağlayan online eğitimlere katılmalıyız. Bir spor dalına yazılmalı, bir müzik aleti çalmalıyız.

 

Sevgili Öğretmenim,

Kendimizi daha iyi geliştirmek için, dünyayı daha iyi tanımak için farklı diller öğrenmeliyiz. Bizi mutlu eden işler ile ilgilenmeliyiz. Zihnimizi meşgul edecek, biz katkı sağlayan şeylere kafamızı yormalıyız. Farklı ülkelere, farklı şehirlere gitmeliyiz ve farklı kültürlerin neler olduğunu gittiğimiz yerlerden öğrenmeliyiz. Böylece hayata olan tutkumuz da daha artmış olur. 


Kötü alışkanlıkları terk etmeliyiz, moralimizi bozan, bizi sürekli aşağıya çeken insanlardan uzaklaşmalıyız, geçmişe takılıp kalmamalıyız, etrafımızdaki insanlara karşı kibar olmalıyız, konuşmamızın daha güzel olması için diksiyon kursuna gitmeliyiz,  eksikliklerimizi kabul etmeliyiz, kine kinle karşılık vermemeliyiz, bize ilham veren kişileri örnek almalıyız, satranç öğrenmeliyiz vb. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

bb

Büyük Atatürk’ten Küçük Öğütler Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Büyük Atatürk’ten Küçük Öğütler Kitabında Geçen Özlü Sözler


 Mustafa Kemal Atatürk’ü  Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’ta, Çanakkale’de , Ankara'da, Sakarya'da, Büyük Taarruz'da, Cumhuriyet'i kurarken, devrimleri yürütürken gündelik hayatı içinde, incelikleri ve insani yönleriyle tanıtan güzel okunması bir zevkli bir kitaptır. Mustafa Kemal’i farklı yönleri ile tanıyabileceğimiz bir kitaptır.

 

Kitapta geçen anlamlı sözler şunlardır:

“Atatürk bir gün yaveriyle Köşk' ün bahçesinde yürüyordu. Bahçedeki yollardan birinin üzerinde duran çok yaşlı ve büyük bir ağaç vardı. Ağacın bir yanında dik bir sırt, diğer yanında suya çekilmiş bir havuz olduğu için yolu büyük ölçüde kapatmakta, yürüyüşü zorlaştırmaktaydı. Bahçe Mimarı Mevlut Baysal, Köşk' te yeni işe başlamıştı. Atatürk ve yaverinin yoldan eğilip bükülerek geçtiğini görünce, hemen atılarak, "Buyurursanız, derhal keselim Paşam, " dedi. Bunu duyan Atatürk, bahçe mimarına dönüp sertçe baktı. "Yahu," dedi, " sen hayatında böyle ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin?"


"Okurken sık sık gözlerim yaşarıyor... Fakat onun da çaresini buldum. Beyaz bir tülbent aldırdım, parça parça kestirdim; yaşardıkça gözlerimi siliyorum."

''Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir! İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır.''

“Gözlerinle elbette göremezsin ama aklınla görürsün."

“Masalları bırakınız. Her şeyin kaynağı insan zekâsıdır. Siz bana zekânın simgesini, zekânın armasını arayınız!”

“Çocuklara biricik öğüdüm: Türkler hakkında her işittiklerine gerçekmiş gibi bakmayıp kanılarını bilimsel ve esaslı incelemelere dayandırmaya önem vermeleridir.”


“Vatan elden giderse evladın ne hükmü kalır?”

“Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir millet halinde yaşatır; ya da bir milleti esirlik ve yoksulluğa düşürür.”

“Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar . Bir insan başının ifade edemeyeceği hiçbir şey tasavvur edemiyorum.”

bb

Oktay Sinanoğlu’nun Kültür ve Medeniyetimize Sağladığı Katkılar Nelerdir?

 

Oktay Sinanoğlu’nun Kültür ve Medeniyetimize Sağladığı Katkılar Nelerdir?


1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu'na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verilmiştir. 1 Temmuz 1963 tarihinde kimya alanında kendisine  tam profesörlük unvanı verilmiştir.  Oktay Sinanoğlu 20. yüzyılda Yale Üniversitesinde "tam profesörlük" unvanını en genç yaşta kazanan öğretim üyesi olmuştur.   İlerleyen zamanlarda, son yüzyılda tam profesörlük unvanını alan en genç ikinci öğretim üyesi olduğu ortaya çıktı. 


Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok toplumda bir Türkçe bilinci oluşturmaya adadı ve Türkçenin yabancı dillerin istilası altında olduğunu vurguladı. Bunu defalarca söylemeye devam eden, milli bilinci yüksel olan, duyarlı bir insandır Oktay Sinanoğlu. Eğitim dilinin Türkçe olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savundu. Türkçede bulunan yabancı kökenli olduğunu söylediği bazı kelimelere çeşitli karşılıklar önerdi. Bu anlamda kültür ve medeniyetimize çok katkısı olmuştur. Çünkü milli benliğini, milli kültürünü korumaya çalışmış ve yabancı özentiliğinden vazgeçilmesi gerektiğini çıktığı televizyon programlarında da devamlı söylemiştir.  Dilin sadeleştirilmesi ve Türkçenin bilimsel terminolojiye uygun hâle getirilmesi konusunda çalışmalar yapmıştır. 


Onun bu gayreti  Türkçenin bilim ve teknoloji alanlarında daha etkin bir şekilde kullanılmasını teşvik eden önemli adımlardır.  Oktay Sinanoğlu, yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalarıyla Türk biliminin uluslararası alanda tanınmasına önemli katkılar sağlamıştır. Bye Bye Türkçe ve Hedef Türkiye adlı eseri okuyan insanlarda milli bilincin oluşmasını sağlamıştır. Bir ülkenin eğitim dili kendi resmi dili olmalıdır, yani bizim resmi dilimizde Türkçe olmalıdır demiştir. Bilime merakı olan Oktay Sinanoğlu kendini geliştirmiş büyük bir bilim insanı ve büyük bir yazardır. İnsanın ana diline sahip çıkması gerektiğini söylemiştir. Çünkü ana dili bir milletin benliğidir, kültürüdür kısacası her şeyidir. Kültürün gitmişse he şeyin gitmiş demektir. Kültür toplumun gönlüdür demiştir Oktay Sinanoğlu.

Oktay Sinanoğlu'nun şu sözleri de onun kültürümüze olan bağlılığını ve katkısını bize en güzel şekilde anlatır:

“Soru sormasını bilen insan yetiştirecek bir eğitim gerekiyor.”

"Dilini unutan kavimlerin tarihten adları bile silinir gider."

“Nerede görülmüştür ki, kendi yurdunda, o ülkenin vatandaşı, en düşük muameleyi görsün, mağdur edilsin.”

“İki dil bilen iki insan eder ama kendi dilini bilmeyen eksi yüz insan eder.”

“Kafalar garibanlaşmış, hatta perişan olmuş; çünkü kafalar köleleştiriliyor, kafalar sömürgeleştiriliyor.”

“Bir ulusun dilinin yok edilmesi en büyük kölelik ve bir kültürel soykırımdır.”

“Hiçbir ayrımcılığı da kabul etmiyorum. Türkiye'deki 1950'lerden beri başlayan ve yoğunlaşan dış kaynaklı ayrımlar, sağcılık, solculuk, şuculuk, buculuk gibi ayrımların hepsi dışarıdan özellikle çıkarıldı.”

“Gençler, bilim için akıllarını matematiğe sarılarak, gönüllerini ise Türkçeye sarılarak geliştireceklerdi.”


bb

Dünyayı Umutla Yemişler Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Dünyayı Umutla Yemişler Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Her kötü, huzursuz ve mutsuz bir olaydan sonra bir umut dünyası yeşerir ve insan o umut dünyasına bağlanarak kendini avutmaya çalışır. İnsanın mutlu olmasına, hayata bağlanmasına neden olan şeylerden biri de  hayalleri ve umutlarıdır. Hayatta her istediğimiz olmadığı için kişinin umduğu şeylerin bazıları gerçekleşir bazıları ise gerçekleşmez.


 Ne olursa olsun insan umudunu kaybetmemeli, hayata dört elle sarılmaya devam etmelidir. Umutsuz olduğumuz zamanlar olabilir. Bu durum insan için geçicidir. Umutsuzluğu sürekli hale getirirsek yaşam enerjimiz bitmeye başlar ve depresyona gireriz. Onun için kendimizi zor duruma düşürmemeliyiz. Umudumuzu asla kaybetmemeliyiz. Belki bizi bekleyen daha güzel olaylar olacaktır. Şer gibi görünen şeylerin arkasından hayır gelecektir. Bunun için sabırla umut etmeye, çalışmaya, yaşamı sevmeye devam etmeliyiz. 


Çünkü dünya umutla güzeldir, umutla aydınlık bir yerdir. Umudumuz yoksa hayatın anlamı da yoktur. Umudumuz kaybetmemek için azimle çalışmaya, amaçlarımız odaklanmaya devam etmeliyiz. Her ne olursa olsun hayat yaşanmaya, nefes almaya değerdir. Bunun için umuda sarılmalı, umudun peşinden koşmaya devam etmeliyiz.

bb

Emek Olmadan Yemek Olmaz Atasözü İle İlgili Hikaye

 

Emek Olmadan Yemek Olmaz  Atasözü İle İlgili Hikaye

 

Emek olmadan yemek olmaz atasözünün anlamı şudur: Hayatı sürdürebilmek, gerekli harcamaları yapabilmek için mutlaka çalışıp kazanmak gerekir. Ayrıca emek etmediğimiz zaman bir şey elimize geçmez. Bu atasözü ile ilgili hikayem şu şekildedir:


Emek Yoksa Yemek De Yok

 Bahar mevsimi gelmişti. Havalar artık yavaş yavaş ısınmaya başlamış, toprak yağmura kavuşmuştu. Toprak ana hamileydi. Yeni çiçekler açacak, yeni meyveler yetişecek ve doğa harika görünümüne kavuşacaktı. Bahar mevsiminde komşu teyzelerimiz, amcalarımız bahar mevsiminin ortalarına doğru toprağın bakımını yapar ve toprağı ekmek için onu hazır hale getirirlerdi. Yine bir sabah komşumuz Ayşe Teyze ve Mehmet Amca erkenden uyanmış toprağına domates, biber, patlıcan, patates ve diğer sebzelerden ekmeye başlamışlardı. Onları izlerken çok mutlu olmuştum ve ben onlara yardım etmiştim. Bunu anneme ve babama da söyledim. Onlar da iyi ne güzel senin için farklılık olmuştur dediler.

 

 Bende onlara bizim evimizin de bahçesi kocaman, biz de bir şeyler ekelim de bizim de organik yiyeceklerimiz olsun dedim. Babam ben yoğunum kızım dedi, annem ise o kadar uğraşacağıma pazardan alırım ikişer kilo hepsinden yeter dedi. Çok üzüldüm ama onlara belli etmedim. Oysa insanın kendi eli ile yetiştireceği sebzenin tadı daha başka olurdu bence. Çünkü onda emek vardır, alın teri vardı. Böylece günler günleri kovaladı. Aylar geçti ve komşumuzun bahçesindeki sebzeler çiçek açmaya, daha sonra meyvesini vermeye başladı ve en sonunda da sebzeler çok güzel bir şekilde büyüdü ve yenmeye hazırdı artık. Ayşe Teyze’nin domatesleri o kadar lezzetliydi ki anlatamam. Annem ve babam da hayran kalmıştı.

 

Annem ve babam pazardan aldıkları ile onların sebzesinin çok farklı olduğunu söyledi ve Ayşe Teyze’den para karşılığı kışlık domates, patlıcan, biber almak istedi. Ayşe Teyze de tadımlık verebilirim ama satmıyorum. Çünkü kendi çocuklarıma kışlık hazırlık yapacağım dedi. Annem bozulmuştu ama belli etmedi. Eee emek olmadan yemek de olmuyordu. Kendi de yetiştirebilirdi ve şu anda kendinin de bu kadar güzel lezzetli sebzeleri olabilirdi ama iş işten geçmişti. Umarım bir dahaki seneye daha dikkat ederler. emek ederler ve işte o zaman da emeklerinin karşılığını güzel güzel yerler. Bu da onlara ders olsun. boşa dememiş atalarımız emek olmadan yemek de olmaz diye.

bb